İçimizden ikisi, belki de birisi Özkan Işık, 10 yıldır halı ve kumaş üzerine nakışla üretim yapıyor ve toplumsal cinsiyetle ilgili konular hakkında çalışıyor. Cinsiyet meselesi, kadına atfedilen bir malzemeden yola çıkılarak farklı erkek temsilleri ile tekrar tekrar ele alınıyor. 991 Erzurum doğumlu Özkan Işık, Erzurum Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans eğiI timini tamamladı. Işık, 2018’de aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. Düzce Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sanatta Yeterlilik dahilinde çalışmalarını sürdüren sanatçı, 2013’ten beri yurt içinde ve dışında çeşitli karma sergilerde yer alarak üretimlerine Düzce’de devam ediyor. Özkan Işık, 10 yıldır halı, duvar halısı ve kumaş üzerine nakışla üretim yapıyor ve toplumsal cinsiyet ile ilgili konular üzerine çalışıyor. Sanatçının malzeme olarak tekstili seçmesi, ona üretim sürecinde seçtiği kompozisyon için sınırsız olanak sağlıyor. Cinsiyet meselesi, kadına atfedilen bir malzeme üzerinden; zamansız ve mekansız bir ortamda farklı erkek temsilleri ile tekrar tekrar ele alınıyor. Erkek kimliği sanatçının seçtiği ve abartılı resmettiği bıyık, sakal ve göğüs kılı gibi detaylarla vurgulanırken bunlara kadınlara özgü olduğu düşünülen dikte edilen pembe, kırmızı gibi abartılı neon renklerle ya mekânı ya da kompozisyonda yer alan erkeği tanımlıyor. Özkan Işık, toplumsal geleneğini oluşturan ve her bireye doğduğu andan itibaren heteronormatif şekilde dayatılan hayal, arzu ve beklenti üçgenini tersten okumaya okutmaya çalışıyor. Sanatsal üretiminde bir koşuşturma hâlinden uzak, gözlemleme eylemini benimsiyor. Işık, kompozisonlarında tecrübe ettiği, izlediği ne varsa hepsini iç içe geçiriyor. Sanatçı, gerçek olanı değil, hayal edileni resmediyor.
İçimizden ikisi, belki de birisi
Hayallere müdahale ederek bugüne kadar cesurca yaşanamamışlar yaşanmamışlıklar üzerine yoğunlaşıyor. Bunu yaparken malzemenin dokunma hissinden yola çıkıyor. Bu duygunun tetiklediği bellek, anı sürecini izleyici üzerinde aktive etmeyi amaçtıyor. Işık, kişisel tarihini bulunduğu coğrafyanın tarihiyle, hikayeleriyle birleştiriyor. Bu hikâyeleri oluşturan iplik, kumaş ve iğne bahsedilmeyeni, gizlice görüleni, kadınlık hâllerini hatırlatma niteliğinde. “KADINLIK” VE “ERKEKLİK” ROLLERİ Geçmişte daha çok kadınların anlatım aracı olarak kullandığı nakış, günümüzde feminist ve kuir sanatçıların yeniden canlandırdığı ve yorumladığı bir teknik. Özkan Işık’ın jüt ve saten kumaş üzerine yaptığı çalışmalar, atanmış cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasındaki ayrımı gözler önüne seriyor. Judith Butler’ın kuir teoride bahsettiği cinsiyetin performatif olması üzerine temellenen bu çalışmalarda, cinsiyet rollerinin yeniden okunması hedefleniyor. Sanatçı, işlerinde odağına aldığı çeyiz imgesi ile toplumun kurguladığı gelecek hayali üzerine düşünürken, kadınlık ve erkekliğin toplumdaki kökleşmiş yerini yapısöküme uğratıyor. Genç sanatçı, keşiflerini ve gözlemlerini tartışma nesnesi olarak izleyene sunuyor. Sınırların ortadan kalktığı günümüz dünyasında (modada cinsiyetsizleşme, günlük hayatımızda tuvaletlerin bir olması gibi) Özkan Işık da kendine özgü sanat pratiğiyle özgür dünyanın kapılarını aralıyor. Sanatçının “İçimizden İkimiz” serisinden ” isimli eseri. Sanatçının Q nesneler dizisinden “İçimiz Güzel Olsun” adlı çalışması.