Dünya sanat tarihinin mihenk taşlarından Ross Bleckner, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Angels in Your Head’le Sevil Dolmacı Art Gallery’de.
80’lerin ortalarında etkisini artıran AIDS krizine tepki olarak ortaya koyduğu Memorials serisiyle dünya çapında üne kavuşan Ross Bleckner’in yeni çalışmaları ve retrospektif açan tek sanatçı olarak literatüre girmesi. 90’lı yıllarda Guggenheim Müzesi’nde Türkiye’de bulunmaktadır. Bleckner ile Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Angels in Your Head hakkında konuştuk.
Türkiye’de ve bienal günlerinde bir sergi açma fikri nasıl ortaya çıktı?
Geçmişte İstanbul gezimle ilgili güzel anılarım var ve her zaman geri dönmek istedim. Kışın Los Angeles’ta birkaç ay geçiriyorum ve Sevil Dolmacı kışın, Şubat ayında atölyemi ziyaret etti. Bana bir sergi önerdi ve bana büyük bir fırsat gibi göründü. Serginin zamanlamasına gelince, bu galerinin kararıydı.
Sergideki işleriniz 2022’ye ait. Öncekilerle kıyaslarsanız neler söylersiniz bunlar hakkında?
Sürekli boyama teknikleri ve stilleri arasında gidip geliyorum. Ne zaman bir konuya dönsem durum biraz farklı oluyor çünkü hem kişisel hem de sanatsal olarak hayatımın farklı bir noktasındayım. Dünya değişiyor, tablolar da değişiyor.
Bu sergideki tabloların teknik özellikleri nelerdir?
Sergide 7 büyük resim ve bazı küçük resimler yer alıyor. Tuval üzerine yağlı boya.
Çoğu zaman kendim boyadığım için balmumu, yağlı boya, mika tozu ve diğer pigmentleri de içeren bir karışımım var. Bu resimlerin tümü bir dönüşüm durumunu tasvir ediyor. Bir çiçek motifiyle başlarlar, sonra boya bulanıklaşır ve yeni bir hayat bulana kadar yeniden işlenir.
“Dünya sanat tarihinin mihenk taşlarından biri” olarak anılmak nasıl bir duygu?
Her gün stüdyoya gidip bunu düşünmek zor olurdu. Bu tür tanımları hiç düşünmüyorum. Sadece gözümün önündeki işe odaklanmaya, anda olmaya ve ilginç bulduğum fotoğraflar çekmeye çalışıyorum.