Moda fotoğrafçılığının yaptığı kavramsal çalışmaları beslediğini söyleyen Emre Kapçak, gelenekle günceli hem teknik hem de kavramsal çarçeve ölçeğinde oldukça başarılı biçimde harmanlıyor.
Emre Kapçak 1985’te Ankara’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fotoğraf Bölümü’nü bitirdi ve hala aynı okulda yüksek lisans eğitimine devam ediyor.
2015’te Tophane-i Amire’de 2016’da İstanbul Uluslararası Sanat Fuarı’nda işleri sergilenen Kapçak, 2016 yılında Lions Kulübü, Genç Yetenekler yarışmasında birincilik ödülü aldı.
2020’de Mamut Art Project’de işleri sergileme alan Kapçak, aldığı eğitimin daha bilinçli üretimler yapmasını sağladığını belirtiyor. Özellikle fotoğraflarının baskısını gerçekleştirdiği sıra dışı malzemeler onun özgürlük/özgünlük alanı. Kefen bezi, cam gibi malzemelerin üzerine gerçekleştirdiği baskılar eserin alt metni ve/veya yer aldığı projenin temasıyla oldukça ilişkili olarak seçiliyor.
Genç sanatçı farklı denemeleri yanında moda fotoğrafçılığı alanında da aktif olarak çalışıyor. Moda fotoğrafçılığının yaptığı kavramsal çalışmaları beslediğini söyleyen Kapçak, ilk dönem üretimlerinde dijital fotoğraf tekniklerinden faydalandı. Ancak Akademiye girdikten sonra karanlık oda ve kimyasal fotoğraf ile ilgilenmeye başladı. Üretim sürecinde bu vasıtayla kırılma yaşayan sanatçı, eserin tüm aşamalarında esere fiziksel anlamda dokunup müdahale edebilmek ve fotoğrafla farklı nesneleri bir araya getirip anlam katmanlarını arttırmak üzerine çalışmalar yapmaya başladı. Söz konusu çalışmaları antik-avangard fotoğraf teknikleri (Cyanotype, Salt Print ve Wet Plate Collodion, Tinytype vb.) kullanarak gerçekleştiren Emre Kapçak, bu şekilde esere dokunarak, onu deneyimleyerek ve hissederek ortaya çıkardığı nesnesinin biricik olması çabasında.
Sanat üretiminin ilk aşamalarında, insan psikolojisi üzerine odaklanan genç sanatçı, kimlik, ruh, bilinç̧/bilinçaltı gibi konular üzerine çalışırken: daha sonra, varlık, doğa ve nesne gibi temel temaları da kompozisyonun içine alır. Emre Kapçak, Mamut Art Project kapsamında sergilenen Dashein serisine ait işlerinde “Yasadığımız çevreyi ne kadar gözlemliyoruz ve bu gözlemlediklerimizin arkasında aslında neler olduğunun farkında mıyız?” sorularına yöneltir izleyene. Sanatçıya göre nesnelerin tüm gerçekliği hiçbir zaman asla bilinemeyecek. Söz konusu düşünce/tezi referans aldığı Heidegger’in “varlığın anlamı”, “hakikat” kavramlarının yanı sıra Foucault’un nesne temsil sorunu söylemlerinin bir açılımıdır. Sanatçı kısaca anlamın ölümü fikri ile yola çıkar.
Genç sanatçı, romantik dönem sanatçılarından W. Turner’ın ışığı ve hareketi’nden, C. David Friedrich’in doğayı aktarış biçiminden oldukça etkilenmiştir. Bunun yanı sıra Deadpan etkisinde işler üreten, Thomas Ruff’un portreleri, Thomas Struth’un kenti ele alış biçimi, Hiroshi Sugimoto’nun doğaya bakışı ve kullandığı teknik sanatçı için bir ilham kaynağı. Bir diğer uçta yer alan Pictorial Fotoğraf döneminin önemli isimlerinden Alfred Stieglitz, F. Holland Day gibi isimlerden de esinlenen Kapçak, özellikle erken dönem fotoğrafçılarından Julia Margaret Cameron’un portrelerinden, Sally Man’in Islak Kolodyon tekniği ile ürettiği işleri referans alarak düşünce ve üretim süreçlerinin temelini oluşturuyor.
Kapçak eserleri, toplumsal olaylara parmak basan, politik söylemler içeren türden değildir. Eserin işlevi izleyene kendi içinde bir yolculuk yapmasını önermektir. Sanatçı bunu, her an gözümüzün önünde duran ya da zaten içinde bulunduğumuz ancak üzerinde pek düşünmediğimiz, küçük ve basit olaylara/olgulara/nesnelere işaret eden kompozisyonlar kurarak yapar.
Sanatsal üretim metodunun ve konu tercümanlarının daha tekil ve doğa ile iç içe olması nedeniyle filmlerini evinde yıkayıp tarama şansı olan sanatçı, pandemi sürecinde verimli bir dönem geçirdiğini belirtir. Gelenekle günceli hem teknik hem de kavramsal çerçeve ölçeğinde oldukça başarılı biçimde harmanlayan genç sanatçı Kapçak, bu yönüyle radarımızda yer alan genç bir isim.